Ego…
Ben-merkezcilik…
Yıldızını parlatma…
Kişisel vitrinini süsleme…
Siyasi geleceğe yatırım…
Reklamcılık…
Öne çıkma tutkusu…
Rekabet hırçınlığı…
Kıskançlık…
Ve saire ve saire, ve saire, ve saire…
Ve sonra…
Yeniden, tekraren ve bilcümle VE SAİRE…
Yazdığım yazıları yeni baştan tarıyorum. Sürekli olarak, tekrar tekrar bu kavramlar var.
Tekrar, evet yine tekrar!..
Sonuç: 987.565 X 0 = ? [kaç çıktı hesapladınız mı?]
Yukarıdaki çok rakamlı sayıya yeni bir “olay” etkinlik daha eklendi geçtiğimiz çarşamba akşamı.
Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay Akbük Kültür ve Çevre Derneği [AKÇED]’in davetlisi olarak Akbük’e geldi.
Katılım yoğundu.
Başkan’ın açıklamaları bilgi yüklüydü.
Halk dinledi.
Sonra sorulara geçildi.
Katılımcılar sordu, Atabay yanıtladı.
Derken, bir kısa boylu provokasyon yaşandı.
Provokasyon, “içimizdeki onlar”ın temsilcisi olarak sahneye çıktı.
Hakaretler yağdırdı.
Ama sağduyu hakim oldu.
Halk olayın büyümesine izin vermedi.
Ve toplantı demokratik katılımcılık ilkesinin örnek bir sosyal pratiği olarak geçmişte kaldı.
Ancak, bizce önemli bir soru zihinlerimize takılı kaldı:
- Akbük bir mahalle… Ve o mahallenin bir “muhtar”ı var.
Akbük’ün tüm yerel sorunlarının sorgulandığı böyle bir etkinlikte o muhtar niçin na-mevcut!..
Ve niçin mahallemizin muhtarının sadece ve sadece bir facebook sayfasında ismi ve gölgesi var?
Ve niçin o sayfa sadece ve sadece “içimizdeki onlar”ın yönetim merkezi olarak kullanılıyor?
Ve niçin muhtar emmi, tüm Akbük halkının değil de, sadece o merkezin güdümünde çalışıyor; ya da çalışır gibi yapıyor?
Bu yazının son sözü şu olabilir:
- Akbük halkı bu aksaklığı ilk seçimde çözümlemelidir.
- Ego…Benmerkezcilik… Yıldızını parlatma… Kişisel vitrinini süsleme… Siyasi geleceğe yatırım… Reklamcılık…
- Öne çıkma tutkusu… Rekabet hırçınlığı… Kıskançlık… Ve saire ve saire, ve saire, ve saire, ve saire, ve saire, ve saire…
- Böylece ortadan kaldırılmalıdır.