Meydanın ortasında kocaman bir terazi var.

Kefeleri küçük.

Sol kefeye halk sağlığı ve öncelikle covit önlemleri yüklenmiş; sağ kefede Mösyö Napolyon yan gelmiş yatıyor. Ağzında purosu, bir şarkı dillendiriyor:

  • Para/para/para…

Brecht’in üç kuruşluk operasından düştü zihnimize bu sahne.

Ama yaşamakta olduğumuz “oyun” bir opera vodvili değil, Gerçek!

Yüzde yüz organik, katkı maddelerinden arındırılmış, saf-sırf-pür-salt-nesnel bir ekonomik gerçek.

Ve o ekonomik gerçeğin sosyal çöküntüleri, bireysel enkaz görüntüleri, perişanlıklar…

Oysa bilindiği gibi terazi adaletin ve hukukun simgesidir.

Geçiniz!

Şimdi dönelim en başa.

İçinde yaşamakta olduğumuz koşullarda covit halk sağlığını birinci derecede etkileyen en önemli tehdit.

Halk sağlığını korumaktan sorumlu Sağlık Bakanlığı [yani sayın Reisimizin talimatları doğrultusunda] covit önlemlerini kaldırdı.

Bu konuda sözü uzatmaya gerek yok: Önlemlerin tüm kaldırıldı; bunu hepimiz biliyoruz.

Peki niye?

Peki, ülke genelinde covit ile ilgili verileri tam olarak bilmemiz mümkün mü?

Sağlı Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin inandırıcılığı ile TÜİK verilerinin inandırıcılığı arasında bir karşılaştırma yapılabilir mi?

Bu ve benzeri soruların sorulması demokratik bir ülkede haktır.

Ama bu sorulara gerçekçi, doğru-dürüst yanıtlar alınabilmesi de bir diğer yurttaşlık hakkıdır.

Bu ve benzeri haklar kullanılamıyorsa ya da şeklen kullanılsa da, içerik olarak havada asılı kalıyorsa… O ülkenin yönetim biçimi üzerine çok söz edilebilir.

Zaten ediliyor da…

Daha açık ve net bir ifade ile şu gerçeğin altını çizmek, bir vatandaş sorumluluğudur:

Sağlık Bakanlığı, terazinin sağ kefesine kurulmuş bulunan Napolyon’dan yana ağırlığı koymuş ve kendi halkının sağlığını değil, bu yaz turizmden geleceği umulan dolarları öncelemiştir.

Ortada sadece küçük bir tercih ayarlaması söz konusudur.

Mösyö ne demişti:

  • Para para para.

Bay Fahrettin ne diyor:

  • Dolar/dolar/dolar!

Kıssadan hisse;

  • İşte hepsi bu kadar…

BİR KÜÇÜK NOT: Bu yazı, PCR testi pozitif çıktıktan sonra karantina süreci içinde, dördüncü günün sabahında yazılmaya çalışılmıştır.

Meydanın ortasında kocaman bir terazi var.

Kefeleri küçük.

Sol kefeye halk sağlığı ve öncelikle covit önlemleri yüklenmiş; sağ kefede Mösyö Napolyon yan gelmiş yatıyor. Ağzında purosu, bir şarkı dillendiriyor:

  • Para/para/para…

Brecht’in üç kuruşluk operasından düştü zihnimize bu sahne.

Ama yaşamakta olduğumuz “oyun” bir opera vodvili değil, Gerçek!

Yüzde yüz organik, katkı maddelerinden arındırılmış, saf-sırf-pür-salt-nesnel bir ekonomik gerçek.

Ve o ekonomik gerçeğin sosyal çöküntüleri, bireysel enkaz görüntüleri, perişanlıklar…

Oysa bilindiği gibi terazi adaletin ve hukukun simgesidir.

Geçiniz!

Şimdi dönelim en başa.

İçinde yaşamakta olduğumuz koşullarda covit halk sağlığını birinci derecede etkileyen en önemli tehdit.

Halk sağlığını korumaktan sorumlu Sağlık Bakanlığı [yani sayın Reisimizin talimatları doğrultusunda] covit önlemlerini kaldırdı.

Bu konuda sözü uzatmaya gerek yok: Önlemlerin tüm kaldırıldı; bunu hepimiz biliyoruz.

Peki niye?

Peki, ülke genelinde covit ile ilgili verileri tam olarak bilmemiz mümkün mü?

Sağlı Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin inandırıcılığı ile TÜİK verilerinin inandırıcılığı arasında bir karşılaştırma yapılabilir mi?

Bu ve benzeri soruların sorulması demokratik bir ülkede haktır.

Ama bu sorulara gerçekçi, doğru-dürüst yanıtlar alınabilmesi de bir diğer yurttaşlık hakkıdır.

Bu ve benzeri haklar kullanılamıyorsa ya da şeklen kullanılsa da, içerik olarak havada asılı kalıyorsa… O ülkenin yönetim biçimi üzerine çok söz edilebilir.

Zaten ediliyor da…

Daha açık ve net bir ifade ile şu gerçeğin altını çizmek, bir vatandaş sorumluluğudur:

Sağlık Bakanlığı, terazinin sağ kefesine kurulmuş bulunan Napolyon’dan yana ağırlığı koymuş ve kendi halkının sağlığını değil, bu yaz turizmden geleceği umulan dolarları öncelemiştir.

Ortada sadece küçük bir tercih ayarlaması söz konusudur.

Mösyö ne demişti:

  • Para para para.

Bay Fahrettin ne diyor:

  • Dolar/dolar/dolar!

Kıssadan hisse;

  • İşte hepsi bu kadar…

BİR KÜÇÜK NOT: Bu yazı, PCR testi pozitif çıktıktan sonra karantina süreci içinde, dördüncü günün sabahında yazılmaya çalışılmıştır.