Kitabın adı: SANKİ İKİ MEYHANE BİTİRMİŞTİLER...

Belki bir gün okuyacak olduğunuz bu kitapta, onca sayfaları çalakalem doldurduktan sonra bile aşağıdaki soruların yanıtını hala verilebilmiş değilim:

  • Öykü’de önemli olan “olay” mıdır; yoksa o olayın içinden geçen bakış-duyuş-düşünüş mü?

  • Klavyenin tuşlarına biteviye ama telaşla basarken bilinçaltı bir refleksle o satırları okuyacak olanları bir şeylere, bir yerlere özendirmek, yüreklendirmek mi?

  • Öğrenmeyi, öğrendiğini sorgulamayı, içtenliği, içten içe, içe doğru konuşmayı, yani o özgün “birey”in yaratılması ile ilgili motivasyonu mu?

Ama şunu da diyemiyorum: Olay bir araçtır. Tırnak içindeki “araç”… Peki, niçin tırnak içine alıyorum araç sözcüğünü?

Çünkü bu yargıyı da içime sindiremiyorum da ondan…

Bu yazmakta olduklarım bir tanıtım karalaması mıdır?

Yoksa bir son-söz müdür?

Bu konuda da kararsızım.

Peki niçin böyle?

Çünkü sorgulama denen bir iptilaya tutulmuşum; az-biraz tedavi oldum.

Şu anda nekahet evresindeyim.

- Geçmez inşallah!