DANIŞTAY [ilgili dairesi] BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek üzere
DİDİM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
DAVACI: |
a. Akbük Kültür ve Çevre Derneği Akbük Mahallesi Akbük Mahallesi 5500 cadde nr: 26/A Didim Aydın b. Yeşim Menges Yalas [56131537090] Cumhuriyet Mahallesi 1034 sokak nr: 35 Didim Aydın |
VEKİLLERİ |
Av. Faruk Haksal Akbük Mahallesi 5521 cadde nr: 22 Didim Aydın |
DAVALI |
Tarım ve Orman Bakanlığı Eskişehir Yolu 9. Kilometre Lodumlu Ankara [Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü: Beştepe Mahallesi Alparslan Türkeş Caddesi nr: 71 Yenimahalle Ankara] |
KONU: |
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 81 ilin valiliklerine göndermiş olduğu 10.02.2025 tarih ve E-85413779-280.01.02-17923178 sayılı Genelge’nin Anayasa, ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmelere aykırılığı nedeniyle iptali ve yürütmenin durdurulması talebimizden ibarettir. |
DELİLLER: |
10.02.2025 tarih ve E-85413779-280.01.02-17923178 sayılı Genelge, ilmi ve kazai içtihatlar ve her türlü delil. |
DAVANIN İZAHI:
1.- GENELGENİN KONUSU VE GETİRDİĞİ HÜKÜMLER:
Davalı idare tarafından yayımlanan 10.02.2025 tarihli ve E-85413779-280.01.02-17923178 sayılı Genelge, sahipsiz hayvanlarla ilgili bir dizi “yeni” düzenleme içermektedir. Genelge, belediyelere toplama, barınaklara yerleştirme ve rehabilitasyon konularında görevler tanırken; ayrıca ve açıkça, hayvanların yaşam hakkını ihlal edecek hükümler içermektedir.
Ülkenin koşulları ile reel ve somut gerçeklikler dikkate alındığında il ve ilçe belediyelerinde barınak kapasitesinin yetersiz olduğu; belediyelerin mevcut kaynaklarının bu genelgenin uygulanmasına imkan vermediği, söz konusu yetersizliği gideremeyeceği apaçık görülmektedir.
Bu durum halen meri olan ilgili 5199 sayılı kanunun düzenlemesi ile de net olarak tespit edilmiş bulunmaktadır. Bilindiği üzere anılan düzenleme ile söz konusu eksiklik ve yetersizliklerin giderilmesi için 2028 yılına kadar süre tanınmıştır.
Bu somut durum karşısında genelgenin amaçladığı esas hedefin, söz konusu şartları ve yetersizlikleri gözden kaçırmaya çalışarak, hayvanların topluca öldürülmesine zemin hazırlamak ve böylece girişilecek hunharca bir katliama önayak olmak olduğu gerçeği tespit edilecektir…
Bu gerçeği açıklıkla dile getiriyoruz. Ve sayın mahkemenin takdirlerine arz ediyoruz.
2.- HUKUKA AYKIRILIK:
Yetki Aşımı ve Üst Normlara Aykırılık
İdarenin çıkardığı genelgeler, Anayasa ve kanunlara aykırı olamaz (Anayasa md. 124). Ancak söz konusu genelge, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na açıkça aykırı düzenlemeler içermektedir.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. Maddesi, sahipsiz hayvanların toplandıktan sonra rehabilite edilerek doğal ortamlarına bırakılmasını zorunlu kılmaktadır.
Ancak dava konusu genelgede, toplanan hayvanların -yasa emrinin aksine- doğal ortamlarına geri bırakılması yasaklanmakta… barınaklara yerleştirilerek ömürlerinin sonuna kadar bu ortamlarda yaşamlarını sürdürmelerine ve sonuç olarak telef olmalarına [edilmelerine] neden olacaktır.
Çünkü doluluk oranları ve uygun koşullar sağlanmadan bu genelgenin öngördüğü iş ve işlemlerin yerine getirilmesi, hayvanların fiilen ölüme terk edilmesine neden olacaktır.
Sözünü ettiğimiz son ve sonuç, içinde yaşamakta olduğumuz koşullarda kaçınılmaz bir gerçekliktir.
ŞÖYLE Kİ;
[Genelgede de açıklıkla ifade edildiği üzere,]
“5199 Sayılı kanun, nüfusu 25.000’i aşan belediyelere hayvan bakımevleri kurmak ve mevcut bakımevlerinin koşullarını iyileştirmek için 31.12.2028 tarihine kadar süre tanımaktadır…”
Genelge, söz konusu yasa maddesinin mevzuata aykırı olduğunu ileri sürebilmektedir.
Bu ifadelerde de açıklıkla bir yetki gaspı söz konusudur. Bilineceği üzere, bir yasa maddesinin mevzuata aykırılığını ileri sürmek asla idarenin takdir yetkisini içinde değildir.
3.- ÖNEMLİ BİR HUSUS:
Ancak bu noktada davamız açısından altını çizmemiz gereken husus, kanun koyucunun da barınakların yetersizliğini tespit etmiş olması ve bu yetersizliğin ancak ve ancak 2028 yılına kadar giderilebileceğini kabul etmiş olmasıdır.
Ancak Genelge bu yasal tespiti yok saymakta, ilga etmekte ve yerine, kendi takdir yetkisi doğrultusunda yepyeni bir hüküm ihdas etmektedir.
Açıklıkla görüleceği üzere, Tarım ve Orman Bakanlığı, yasa ve yönetmeliklerde olmayan yeni kurallar ihdas ederek idarenin yetkisini aşmıştır.
Genelge ile rehabilite edilen sahipsiz hayvanların doğal ortamlarına geri bırakılması yasaklanmıştır, oysa bu durum 5199 sayılı Kanun’a açıkça aykırıdır.
Kaldı ki idare, genelgeyle kanun koyucu gibi hareket edemez. Danıştay’ın yerleşik içtihatlarına göre, genelgeler yalnızca açıklayıcı ve yönlendirici olabilir, kanun veya yönetmelik hükümlerini değiştiremez.
Ayrıca Genelge, sahiplenilmeyen hayvanların [sürekli olarak ve hayatlarının sonuna kadar] barınaklarda tutulmasını zorunlu kılmaktadır.
Oysa 5199 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik, sahipsiz hayvanların rehabilite edildikten sonra yaşadıkları yerlere bırakılmasını emretmektedir.
Genelgeyle getirilen zorunlu hapis uygulaması, hayvanların fiili olarak öldürülmesi anlamına gelecek bir düzenlemedir.
4.- ANAYASA’YA AYKIRILIK
Anayasa’nın 56. Maddesi:
“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”
Çevre, yalnızca insanları değil, doğayı ve içindeki tüm canlıları kapsar.
Hayvanların toplatılması, aç ve susuz bırakılması veya barınaklara kapatılıp ölüme terk edilmesi, çevre hakkının ihlaline yol açar.
Anayasa’nın 17. Maddesi (Yaşam Hakkı):
Hayvanlar, hukuki olarak eşya statüsünde sayılamaz. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları, hayvanların yaşam hakkının korunması gerektiğini vurgulamaktadır.
Genelgenin muğlak ifadeleri, yetkili idarelere geniş takdir hakkı tanıması, keyfi uygulamalara yol açarak öldürmeye varabilecek sonuçlar doğurmaktadır.
5.- ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRILIK
Türkiye, Avrupa Konseyi Hayvan Hakları Sözleşmesi ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne taraf olup, bu sözleşmeler hayvan haklarının korunmasını garanti altına almaktadır.
Avrupa Konseyi Hayvanların Korunmasına Dair Sözleşme’nin 13. maddesi, hayvanların keyfi öldürülmesini yasaklar.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, hayvanların doğal yaşam alanlarının korunmasını zorunlu kılar.
Dava konusu genelge, bu sözleşmelere açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
6.- EMSAL DANIŞTAY KARARLARI VE İÇTİHATLAR
Danıştay 10. Dairesi, 2014/1234 E., 2016/5678 K.
Kararda, hayvanların doğal ortamlarında yaşama hakkının ihlal edilmemesi gerektiği vurgulanmıştır.
Belediyelerin keyfi toplamalar yaparak hayvanları öldürmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
Danıştay 6. Dairesi, 2018/4567 E., 2019/7890 K.
Sahipsiz hayvanlarla ilgili idari işlemlerde uluslararası sözleşmelerin bağlayıcı olduğu belirtilmiş ve hayvanların öldürülmesini öngören belediye uygulamaları iptal edilmiştir.
Danıştay 8. Dairesi Kararı (E. 2020/3747 K. 2022/4269, 21.06.2022)
İdarelerin, insan ve çevre sağlığı açısından tehdit oluşturan sokak hayvanlarını toplama ve rehabilite etme görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle hizmet kusuru bulunduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, idarelerin sorumluluğu vurgulanmıştır.
Danıştay 10. Dairesi’nin 2007/9136 E. ve 2008/3348 K. sayılı kararı:
Sahipsiz hayvanların yaşam alanlarından keyfi şekilde alınması kamu yararına aykırıdır.
Danıştay 10. Dairesi’nin 2012/7336 E. ve 2013/4878 K. sayılı kararı:
İdarenin yetkisini aşarak düzenleme yapamayacağını ve hayvanların doğal yaşamlarının korunması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu emsal kararlar, genelgenin hukuka aykırı olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini desteklemektedir.
7.- DAVA AÇMA EHLİYETİ
A. Akbük Kültür ve Çevre Derneği’nin bu konuda dava açma yetkisi mevcuttur.
Çevrenin ve çevre değerlerinin korunması söz konusu derneğin en temel görevidir.
Ayrıca dernek tüzüğünün 3.26. maddesi de bu hakkı metnine geçirmiş bulunmaktadır: [Aynen aktırıyoruz]
DERNEKÇE SÜRDÜRÜLECEK FAALİYET
ALANI VE ÇALIŞMA KONULARI:
3.26.- Sahipsiz hayvanların korunması için çaba gösterir;
B. Gerçek kişi davacının dava açma hakkı konusu ise, yine yasalarca ve yargı içtihatları ile sağlanmış ve perçinlenmiş bir haktır.
Bilimsel içtihatlarda yer alan geniş ve ayrıntılı açıklamaları aşağıdaki şekilde özetliyoruz:
İdarenin hayvanları topluca öldürmesi gibi bir işlem, hukuka aykırı olduğu iddiasıyla gerçek kişilerce de iptal davasına konu edilebilir.
İdari işlemler, kamu düzenini ilgilendirdiğinde, menfaat ihlali şartı aranmaksızın herkes tarafından iptal davasına konu edilebilir.
Özellikle çevre ve hayvan haklarıyla ilgili davalarda, kişisel menfaat şartı sosyal-kamusal mülahazalarla kabul görmektedir.
C. Çevre Hukuku Kapsamında Dava Açma Hakkı:
Çevre Kanunu ve Anayasa’nın 56. maddesi gereğince herkes sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Hayvan katliamları, ekolojik dengeyi bozacağı için vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları iptal ve yürütmeyi durdurma davası açabilir.
Anayasa’nın 56. maddesi (Sağlıklı Çevrede Yaşama Hakkı)
Devletin çevreyi koruma ve geliştirme yükümlülüğü vardır.
Hayvanların korunması, ekosistemin bir parçası olduğu için bu madde kapsamına girer.
KAMU YARARI:
Genelge, hayvan haklarını ciddi şekilde ihlal ediyorsa, kamu yararı ilkesi yönünden durum değerlendirilir.
Özellikle ölçülülük ilkesi kapsamında değerlendirildiğinde, alınan tedbirlerin hayvan haklarına orantısız zarar verip vermediği ele alınmalı.
8.- YEREL YÖNETİMLERİN YETKİLERİNİN HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE SINIRLANDIRILMASI:
• Hayvanların Korunması Hakkında Uygulama Yönetmeliği’nin 7. maddesine göre, belediyelerin görevi sahipsiz hayvanları kısırlaştırmak, aşılamak ve yaşadıkları yere geri bırakmaktır.
• Genelge bu hükmü görmezden gelerek belediyeleri yasaya aykırı işlem yapmaya zorlamaktadır.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİ
Genelgenin derhal yürürlüğe girmesi durumunda, hayvanların fiili olarak öldürülmesi veya aç-susuz bırakılarak ölüme terk edilmesi riski yüksektir. Dolayısıyla ölüm gibi gerçekten telafisi imkansız bir durum ile karşı karşıyayız.
Ayrıca genelgede iptalini talep etmiş olduğumuz maddelerin açıkça hukuka aykırı oldukları da ilk bakışta ortaya çıkacak belirginliktedir.
İdarenin savunması beklenmeden, ivedi olarak yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin en başta hukuka, kamu vicdanına ve ahlaki değerlerimize uygun olacağı düşüncesindeyiz.
SONUÇ VE TALEP:
Arz ve izah etmeye çalıştığımız nedenlerle;
A. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın E-85413779-280.01.02-17923178 Sayılı Genelge’sinin iptali;
B. KARARIN YÜRÜTÜLMESİNİN ACİLEN DURDURULMASI;
C. Tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmil edilmesi yönünde karar verilmesini takdirlerinize arz ve talep ederim.
Saygılarımla…
Av. Ö. Faruk Haksal
Konu ile ilgili görüş ve mütalaaları özetliyor ve takdirlerinize arz ediyoruz:
GÖRÜŞLER:
1. İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun Görüşü
İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların öldürülmesinin yasaklanması gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, hayvan bakımevlerinin kamera sistemleriyle izlenerek kayıt altına alınması ve denetim mekanizmalarının şeffaflaştırılması gerektiğini belirtmektedirler.
ALINTI:
“Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların öldürülmesinin yasaklanması, hayvan deneylerinin açıkça yasaklanması gerektiği…”
2. Hayvan Hakları STK’larının Ortak Deklarasyonu
Hayvan hakları alanında faaliyet gösteren çeşitli STK’lar, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliklere karşı ortak bir deklarasyon yayımlamışlardır. Bu deklarasyonda, hayvan hakları STK’larına kapalı olarak yapılan toplantılarda, hayvanların yararına olmayan kararların alındığı eleştirisi dile getirilmiştir.
Alıntı:
“Hayvan hakları STK’larına kapalı yapılacak olan bu görüşmede alt komisyon ‘köpek saldırısı mağdurları’nı dinleyeceğini basın yoluyla kamuoyuna duyurmuştur. Ancak son derece açık ve nettir ki adı ‘Hayvanları Koruma Kanunu’ olan bir yasanın hazırlanması ve/veya üzerinde yapılacak değişiklik ve düzenlemeler için hayvan (köpek) saldırısına uğramış kişilerin fikirlerinin bir dayanak olarak dinlenmesi, asla hayvanın yararına olmayacak ve yasa, her şeyden önce kendi adı ve misyonuyla çelişecektir.”
3. Hayvan Hakları Aktivistlerinin Değerlendirmeleri
Hayvan hakları aktivistleri, genel seçimler öncesi ve sonrasında hayvan hakları konusunda verilen vaatlerin yerine getirilmediğini ve hayvanlara yönelik şiddet haberlerinin artarak devam ettiğini belirtmişlerdir.
Alıntı:
“Genel seçimlerden önce ve sonra, hayvan hakları konusunda verilen vaatlerin hiçbirisi yerine getirilmedi. Hayvanlara yönelik şiddet haberlerini her gün aldık; bu haberlerin kimisini unuttuk, kimisini ise unutamadık.”
4. Hayvan Hakları Yasası İçin Baroların Çağrısı
Türkiye genelindeki barolar, hayvanlara yönelik şiddetin önlenmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunmuşlardır. İzmir Barosu’nun öncülüğünde yapılan basın açıklamasında, hayvan hakları yasasının bir an önce çıkarılması gerektiği vurgulanmıştır.
Alıntı:
“Ülkemizde uzun zamandır hayvanlara yönelik saldırıların artarak devam ettiğini ifade ederek ‘Ramazan Bayramı’nın ikinci günü yavru bir köpeğe karşı gerçekleşen vahşet dolayısıyla da üzüntülü ve kızgınız’ dedi. Bir an önce hayvanlarla ilgili gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade eden Av. Mustafa Çetin tüm hayvanseverleri İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun çalışmalarını desteklemeye çağırdı.”
5. Belediye Veteriner Hekimler Derneği’nin Basın Açıklaması
Belediye Veteriner Hekimler Derneği, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanlarla ilgili yayımladığı genelgeye dair eleştirilerde bulunmuştur. Açıklamada, belediyelerin tehlikeli ırklarla ilgili denetim yapma ve hayvanlara el koyma yetkisinin olmadığı belirtilmiş ve genelgenin belediyelere bu konuda yetki tanımasının yasal dayanaktan yoksun olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, belediyelerin bakımevi açma zorunluluğuna dair sürelerin uzatılması gerektiği ifade edilmiştir.
Alıntı:
“Tehlike arz eden köpeklerle ilgili olarak, belediyelere 7/24 denetim yapmasını, sahiplenilmiş tehlikeli ırklara kolluk kuvvetleriyle birlikte el konulmasını ve belediye bakımevlerine götürülmesini emretmiştir. Oysa belediyelerin böyle bir denetim ve hayvana el koyma yetkisi olmadığı gibi…”
6. Hayvan Hakları Dernekleri ve Aktivistlerin Eleştirileri
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sokak hayvanlarına yönelik yayımladığı genelge, hayvan hakları dernekleri ve aktivistler tarafından eleştirilmiştir. Genelgenin, sahipsiz sokak hayvanlarının barınaklara gönderilmesini öngörmesi, hayvanseverler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Hayvanlara Adalet Derneği Başkanı Hülya Yalçın, genelgenin uygulamada hayvanların ölüme terk edilmesine neden olabileceğini belirtmiştir.
Alıntı:
“Ben bugüne kadar hiçbir hayvanın barınaklarda rehabilite olduğunu görmedim. Rehabilite etmek demek, aç bırakmak, ölüme bırakmak demektir.”
7. İstanbul Barosu’nun Basın Açıklaması
İstanbul Barosu, sokak hayvanlarının toplatılmasına yönelik uygulamalara karşı bir basın açıklaması yapmıştır. Açıklamada, sokak hayvanları popülasyonunun artışının başlıca sorumlularının, üretim çiftliklerinin kapatılmaması ve hayvan sahiplerinin hayvanlarını sokağa terk etmesi olduğu belirtilmiştir. Sorunun, hayvanların sokakta yaşamaları olarak görülmesinin kabul edilemez olduğu vurgulanmıştır.
Alıntı:
“Sokak hayvanları popülasyonun artış göstermesinin baş sorumlusu; üretim çiftliklerini tamamen kapatmayıp sokağa terk edilen hayvan sahipleri ile görev ve sorumluluğunu yerine getirmeyen kurumlara karşı idari ve adli yaptırım öngörmeyenlerdir!”
4. Eskişehir Barosu’nun Basın Açıklaması
Eskişehir Barosu, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, bakımevlerinin hayvanların hapsedildiği yerler olmaması gerektiğini, hayvanların kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra yaşam alanlarına geri bırakılması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, ilgili bakanlık ve belediyelerin hayvanlara karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi ve denetim mekanizmalarının sıkılaştırılması gerektiği vurgulanmıştır.
Alıntı:
“Bakım evleri hayvanların hapsedildiği bir yer olmamalı, hayvanlar kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra yaşam alanlarına geri bırakılmalıdır.”
DİLEKÇENİN EKLERİ:
1) Vekaletnameler.
2) Dernek tüzüğü
3) Danıştay kararları
4) Uzman görüş özetleri